Merhaba sevgili tavuk doktoru okuyucuları
Yarın 10 Kasım…
Oğlumun okulundaki anma törenine ailece gidip O’nu anacağız..
O ki bugün burada tavuk doktoru olarak yazımı yazıp sizlerle paylaşmamın,
O ki bugüne değin bir Türk kadını olarak hem ülkemin her köşesine hem de dünyanın farklı ülkelerine rahatça seyahat edip mesleğimi özgürce ifa edebilmemin,
O ki hem çalışıp para kazanmamın, akademik kariyer yapabilmemin, anne ve zevce olduğum halde bugün kendi işimi kurup hayallerimi gerçekleştirebilmemin müsebbibi : ATATÜRK…
Yarın oğlumun okulundaki anma törenine gidicez, elimizde her daim olduğu üzere kasımpatı demeti ile.. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu denli olağanüstü bir kurtarıcının olmadığını bilmenin gururunu yaşayarak..
Bu yazıyı siz de gidin diye yazıyorum.
Siz de en yakınınızdaki bir anma törenine katılın diye.. Yarın çocuklarımızın yanında olup onlarla birlikte Ata’mıza, dünümüze ve dahi yarınımıza sahip çıkalım diye..
Saatlerinizi ayarlayın 9’u 5 geçe törende olacağız, unutmayın..
Nazım’ın şiiriyle bitireyim yazımı dostlarım..
Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu
Paşalar: ‘Üç’, dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı.
Sevgiler
t&d
9 Kasım, 2018 Bandırma