Tavuk Doktoru ile röportaj
Eski dostum , sektörün eski emektarlarından , bugün sektördeki en önemli iletişim kaynağı Performans dergisinin sahibi, zor koşullarda bile hala yayımcısı, fotoğrafçısı(bu arada benim fotolar çok şişko çıkmışşşşş:)) ), yazarı, her şeyi Aslan Sarı zeybek benimle bir röportaj yaptı geçenlerde.. Buraya taşımak istedim ben de okumak istersiniz diye…
işte röportajım, işte bennnn :
Hangi fakülteden ne zaman mezun oldunuz?
Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesinden 1990 yılında mezun oldum.
Tavukçuluk sektörüne nasıl ve neden seçtiniz. O dönemde böyle bir tercih yapabilme şansınız var mıydı?
Fakültede iken TRT’de Manisa Tavuk Hastalıkları Araştırma ve Aşı Üretim Enstitüsünü tanıtan bir program izlemiştim. O programı izlerken tavukçuluk sektörünü seçmeye karar vererek bu Enstitüde stajımı yapmak istedim. Fakat staj listemizde Enstitü yoktu. Ben de staj tercihimi yaparken Manisa Tarım İl Müdürlüğü’nü yazarak Enstitütü’ye yakın olmak istedim. İl Müdürlüğüne staj için gittiğimde onlara niyetimi anlatarak aslında Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü’nde çalışmak istediğimi açıkladım. Onlar da anlayış göstererek “Git bir görüş bakalım” dediler.
Manisa Tavuk Hastalıkları Araştırma ve Aşı Üretim Enstitüsü’ne giderek o dönemin Enstitü müdürü olan Mehmet Alkan Bey ile görüştüm. Beni Doç. Dr. Fethiye Çöven ile tanıştırdı. (Fethiye Çöven o günden bugünlere kadar hayatımda önemli bir yer tuttu. Kendisine bu vesile ile bir kez daha teşekkür etmek isterim. Bana tavukçuluğu sevdiren de o oldu). O dönemde Enstitü’de tavuk aşıları üretiliyor ve yurt dışına da satılıyordu. Böylesine bir dönemde Enstitü’de çok başarılı bir staj gerçekleştirdim. Canlı aşı nedir, inaktif aşı nedir ve nasıl üretilir, SPF kümes ve yumurtaları, tavuk hastalıklarını ve aşıların bağışıklıklara etkisini, laboratuvar testlerini ve tavukçuluğa dair daha birçok konuyu öğrenciliğim sırasında öğrenmeye başlamış oldum.
İlk iş hayatınız nerede, nasıl başladı ve devam etti?
İlginç bir hikayedir aslında. Okulda mezuniyet yıllık çalışmalarını yürüten ekibin içerisindeydim. Yıllık çıkarabilmek için sponsorlara ihtiyacımız vardı. Firmalarla görüşüp reklam talep ediyorduk. Bu ziyaretlerimizden biri de Gürtav/Kartallar işletmesi idi. Türkiye’de kanatlı sektörünün duayenlerinden rahmetli Nejat Gürkaynak, Doğan Ergüzeloğlu, çok değerli bir kanatlı veteriner hekimi olan ‘’ustam’’ Metin Kelleci (o dönemde usta çırak ilişkisi vardı; Bursa’daki kanatlı sektörünün duayenlerinden rahmetli veteriner hekim Halit Ergüzel ise ikimizin de ustasıydı ) ve Yusuf Erseller ile bir görüşme yaptık, onlar da yıllığımıza ve mezuniyet balomuza sponsor olmuşlardı. O görüşmede ben ‘bıcır bıcır’ konuşup, sohbetimiz esnasında Manisa Tavuk Hastalıkları ve Aşı Üretim Enstitütüsü’nde staj yaptığımı da söylemişim. Okul bitti, artık ben tavukçuluk sektöründe iş aramalıyım diye düşünürken beni rahmetli veteriner hekim Mehmet Özata buldu. Bir ilaç firmasında çalışmakta olan Mehmet Özata, Kartallar’ı ziyarete gittiğinde ona bir laboratuvar projeleri olduğunu belirterek, kendilerine bir süre önce veteriner fakültesinden yıllık için görüşmeye gelen Ayşegül adında bir öğrenci kız olduğunu, fakat iletişim bilgileri olmadığı için (cep telefonları da yok o zaman) bulamadıklarını belirterek, bize o kızı bulabilir misin işe almak istiyoruz demişler. O da fakülteden araştırarak bana ulaşmayı başarmıştı. Beni arayarak, ‘Sen bir Kartallar’a uğra’ dedi. Ben daha iş araştırmaya başlamadan iş teklifi almış oldum böylece.
Henüz okulunu bitirmiş yeni mezun bir veteriner hekimken gelen böyle bir teklif, beni çok mutlu etmişti. İstediğim bir sektörde de işe başlamış oldum. Kartallar’ın laboratuvar projesini rahmetli veteriner hekim Esat Morovalı ve Doç.Dr. Fethiye Çöven’in destekleriyle de A’dan Z’ye hazırlayarak birlikte gerçekleştirdik. Bu süreç ilk iş hayatımda benim için de büyük bir tecrübe olmuştu. Türkiye’nin her yerine veteriner hizmetlerini ulaştırıyor ve laboratuvar desteğiyle de sektöre çok yararlı oluyorduk. Kartallar’da saha tecrübesi ile birlikte laboratuvar tecrübesinde de ilerlerken, tavuk hastalıkları teşhisi konusunda ihtisas yapmak istedim ve veteriner mikrobiyoloji dalında Uludağ Üniversitesi’nde doktoraya başladım. Doktora konum da “Sağlıklı ve Hastalıklı Tavuklardaki Eshcerichia coli’lerin Karşılaştırılması” idi. Doktora konumu belirleyen sayın hocam Prof. Dr. Tayfun Çarlı’ya o zamanlar biraz içerlemiştim böylesine meşakkatli bir konu seçtiği için fakat bugün iyi ki diyor ve kendisine teşekkür ediyorum. Doktoramı yaparken Konya’da Prof. Dr. Osman Erganiş ve Dr. Gülşen Orhan’dan da çok destek aldım. Hem Prof. Dr. Osman Erganiş’e hem de Dr. Gülşen Orhan’a da hayatıma kattıklarından dolayı buradan bir kez daha çok teşekkür ederim.
Daha sonra Bursa’da HasTavuk’ta damızlık ve kuluçkada çalıştım. 1995 yılında HasTavuk’un ilk laboratuvarını da kurmuş oldum. HasTavuk, beni Almanya’ya Lohmann’ın merkezine; Cuxhaven’a gönderdi. Grand Parent düzeyinde ve laboratuvar testleri konusunda Lohmann’dan aldığım eğitim, bana çok katkıda bulundu. Yine bu vesileyle Has Tavuk yöneticilerine ( özellikle Müjdat Sezer’e ) veteriner hekimliğe verdikleri değer ve katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.
1996 yılında da doktora mı tamamladım.
Bu arada Kartallar Konya’ya şube açmaya karar vermişti. ‘Ayşegül gel şubeyi kur’ dediler. Doğan Ergüzeoğlu ile birlikte şube çalışmalarını yaptık, yeni personeller yetiştirdim ve oraya da bir kanatlı hastalıkları teşhis laboratuvarı kurdum. 1996 yılı sonunda Konya’daki ilk özel teşhis laboratuvarını kurmuş olduk. Oradaki üreticiler ile çalışmaya başladık. Deontoloji konusunda çok şey öğrendiğim Veteriner Hekim Ramazan Gürbüz’ün katkılarını da söylemeden geçemeyeceğim. O dönemde Hipra’nın distribütörlüğünü yapıyorduk ve bu vesileyle Hipra Laboratuvarları’nda da eğitim aldım. Uluslararası kanatlı veteriner kongrelerine katıldım. Kartallar bünyesindeki veteriner hekimlerin kendisini geliştirmesi için gerekeni yapmaktan hiç kaçınmadı; Kartallar’ın kanatlı veteriner hizmetlerinde bir ekol olmasının temel sebebi budur. Bölgede güzel çalışmalar yaptık ama Konya’ya çok adapte olamadım. Kurduğum şubenin başarıyla devam ediyor olması beni halen çok mutlu ediyor.
2000 yılında Doğan Ergüzel ve meslektaşım, değerli dostum veteriner hekimi Betül Demirel ile Edincik’te Atılım adında bir firma kurduk. 2003 yılına kadar çalıştık ve ekonomik kriz başlayınca Atılım’dan ayrıldım ve Tellioğlu firmasında üretim müdürü olarak çalışmaya başladım. Yine veteriner hekimlere verdiği değer ve katkılarından dolayı Servet ve Levent Tellioğlu’na çok teşekkür ediyorum.
2009 yılı sonlarına kadar bazı farklı damızlık kuruluşlar ve sektör firmalarında görev aldıktan sonra, evlilik kararı alarak çalışma hayatıma biraz ara verdim. Çocuğum 2 yaşına gelince artık yeniden iş hayatına atılmak istedim. Baysan Ecza’nın sahibi Halis Baysan’ın teklifiyle Medivet firmasının kuruluş aşamasında kendilerine yardımcı oldum.
Fakat tavuklarımı özlemiştim ve Edincik’teki yeni yatırımcılardan Hakan Baydilli’nin sahibi olduğu Bandırma Yumurta’ya danışmanlık yapmaya başladım; böylece özlediğim günlerime geri döndüm. Bandırma Yumurta’nın sahibi Hakan Bey Bozlar’ın eski atıl kesimhanesini alarak bölgeye yeni bir istihdam alanı sağlamayı planlıyordu. Ona bu ulvi projesinde başlangıç döneminde destek oldum, tüm kesimhane yeni baştan kuruldu ve Bur-Tav adını aldı. Bur-tav’a bir süre danışmanlık hizmeti yaptıktan sonra kendi işimi kurmaya karar verdim.
Ve sonunda “Tavuk Doktoru” olarak kendi danışmanlık firmamı kurdum.
“Tavuk Doktoru” danışmanlık firmanızda neler yapmayı planlıyorsunuz?
“Tavuk Doktoru” adı altında danışmanlık firmamı kurarken neler yapmak istediğimi çok detaylı düşündüm. Sektördeki yaklaşık 30 yıllık deneyimimi paylaşarak, işletmelere farklı bir pencereden destek vermek, ayrıca eğitimler vermek hedefindeyim. Bu nedenle, buraya bir laboratuvar kurmadım, burası bir klinik olarak da tasarlanmadı. Asıl amacım, veteriner hekimliğin kanatlı sektöründe gerek klinisyen olarak, gerek danışmanlık hizmetleri olarak ayrı bir kulvar olduğunu ifade edebilmek, bunun için böyle bir açılımda bulunmak istedim.
Türkiye’de bir veteriner kliniği açılacağı zaman genel kurallar var. Branşlaşmaya yönelik kurallar yok. Klinik açma standartlarında da branşlaşmaya yönelik farklılıklar olmalı diye düşünüyorum. Tavuk hastalıkları ile uğraşan klinisyenlerin, pet kliniklerinden, büyükbaş kliniklerinden farklı standartları olmalı. Büyükbaş veya pet kliniği muayene koşulları farklı, mesela bizler, otopsilerimizi kümeslerde yaparız. Bizler cerrahi müdahalelerde bulunmayız gibi…
Ben sadece tavuk hastalıklarıyla ilgileneceksem ayrı bir standarda tabii olmalıyım diye düşünüyorum. Onların bulundurması gereken alet-ekipman veya cihazları bulundurmak durumunda değilim.
Danışmanlık konusuna gelince, veteriner hekimlik nosyonumuz, kalitemiz maalesef bundan 20-30 sene öncesine göre, belki bizim de yaptığımız hatalardan dolayı bozuldu ve aşağılara çekildi. Çünkü bizler tüccar olduk… Veteriner hekimlik yapmıyoruz maalesef.. (Bugün ben bile ideallerimi gerçekleştirecek zemini hazırlamak için pazarlama danışmanlığı da yaparak masraflarımı karşılamaya çalışıyorum)
Kanatlı işletmecileri, veteriner hekimleri şöyle algılıyorlar; ‘veteriner gelir bir şeyler söyler, ardından da bir şeyler satar’. Çünkü veterinerlik hizmetine herhangi bir bedel ödenmez!
Ben bunun ayrı bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Siz, bir tıp doktoruna gittiğinizde muayene olup vizite parası ödüyorsunuz ama ilacınızı eczaneden alıyorsunuz. Veteriner hekim de bunu böyle yapabilmeli. Veteriner hekimin ancak ilaç satarak ayakta kalabilmesi, bu mesleği layıkıyla yaptığında ayakta kalamaması, layıkıyla yapmayanların da çok para kazanması ironik bir dengesizlik oluşturuyor. Etik değerler de dikkate alınmıyor ( bırakın veteriner etiğini ticari etik bile göz ardı ediliyor ve bu durum üreticilerin bir kısmınca kabul de görüyor ). Yetiştiricilerle olan diyaloglarda artık bizlerin muayene ücreti alabiliyor olmamız lazım. Ben bunun mücadelesini vermem gereken yaşlarda olduğumu düşünüyorum. Benden sonra gelen meslektaşlarımın da önünü açmak istiyorum. Örnek teşkil etmek istiyorum. Bölgesel olarak bile bir değişiklik yapabilirsem bunun arkasının da gelebileceğini düşünüyorum.
Türkiye’de benim tarzımda çalışan bir işletme yapısı yok. “Tavuk Doktoru”; kanatlı hastalıkları ile ilgilenen bir danışmanlık firması gibi algılanıyor ama farklı konularda da eğitimler veriyorum.
Ayrıca sayın hocam Prof. Dr. Tayfun Çarlı ile yürüttüğümüz sektöre yararlı olacak çok güzel projelerimiz var. Tavuk Doktoru ’nu izlemeye devam edin lütfen