Ulusal Salmonella Kontrol Programı Hakkında …
Merhaba dostlar,
Bloğumun geciken ikinci yazısını zaten Salmonella hakkında yazmayı düşünüyordum ki Ulusal Salmonella Kontrol Programı (USKP) ile ilgili ‘hengâmenin içinde buldum kendimi. Öyle bir ‘hengâme’ ki gezen/gezemeyen tavuk yumurtası mevzusu neredeyse gündemden düştü. ‘Hengâme’ diyorum, çünkü kimse ( tavuk doktoru dâhil ) programın amacını, içeriğini, neyi nasıl yapacağını anlayamamıştı…
Yumurta üreticileri bu programın uygulanabileceğine inanmıyor ve başvuru dosyalarını hazırlama işini erteliyorlardı. Öyle ki hazırlanan dosyalar son başvuru tarihine dek bekletildi. Bakanlıktan beklenen herhangi yeni bir duyuru olmayınca dosyalar istemeye istemeye kargoya verildi.
Broyler entegrelerinde de durum çok farklı değildi. Onlar da bu programın aslında gerekli olduğuna inanmakla beraber sistemin nasıl işleyeceği konusunda endişeliydiler.
Peki, neydi tavuk eti ve yumurtası üreticilerini bu denli kaygılandıran asıl konu?
İlgili bakanlığın uzun zaman önce yürürlüğe soktuğu ve aslında bu programa basamak oluşturan birden fazla mevzuat, talimat ve yönetmelik vardı; özellikle damızlık sürüler için hazırlananlar bile ( ki musluğun başında bu sürüler vardır ) yeterince takip edilemezken, ticari sürülerde nasıl başarı elde edilecekti?
Üstelik “ işletmeler numuneleri kendileri alacaklar ve kendi seçtikleri laboratuvarlara” götüreceklerdi.
Öyle ya da böyle başvuru dosyaları gönderildi ( fakat göndermeyen işletmeler de az değil. Sıra, bakanlığın dosyaları inceleyip yayınlayacağı listede. Listede adı olan firmalar programa dahil olacaklar ve uygulama başlayacak…
Süreci hep birlikte yaşayarak tecrübe edeceğiz. Pozitif sürüler ( laboratuvarlardan pozitif sonuç çıkar mı, ben pek sanmıyorum… ) için programda belirtilen yaptırımlar uygulanır mı? Uygulanırsa zaten yem maliyetlerinin yükselmesi ile ayakta kalma mücadelesi veren işletmeler ne duruma düşer ve nasıl tepki verir bilemiyorum…
Tavuk doktoru olan bendeniz de bu programa odaklandım; anlamak ve de anlatmak için okudum, ilgili, bilgili ve de yetkili kişilerle görüşmeler yaptım. Öncelikle şunu söylemeliyim ki Avrupa kanatlılarda Salmonella kontrolüne dair bir programı 15 yıl önce uygulamaya geçirdi ve ciddi yol aldı. Yani Avrupa’nın program test edildi ve onaylandı!
Peki nedir bu USKP?
İnsanlarda enfeksiyona sebep olan ve çoğunlukla tavuk ürünlerinden bulaşan Salmonella Enteritidis ve Salmonella Typhimurium’un bulaşmasını engellemek için uygulanan bir programdır.
Bu bakteriler fare, yabani kuşlar, kedi, köpek ve insanlar gibi çeşitli türler tarafından taşınabilir. Taşıyıcı hayvanlar klinik bulgu göstermeyebilir fakat, bakteriler bu hayvanlarda çoğalır ve dışkıyla atılır. Bu, çevredeki enfeksiyon görülme oranını arttırır.
Salmonella Enteritidis ve Salmonella Typhimurium insanlarda hastalık oluşturan dominant türlerdir. Bu dominant türlerin tavuklara ( ve dolayısıyla insanlara ) bulaşması bazı yöntemlerle önlenebilir. Bu yöntemlerin en önemlisi biyogüvenlik elbette. Zaten son yıllarda gündemimizden hiç düşmeyen Kuş Gribi ve benzeri birçok tavuk hastalığından korunmak için uyulması gereken biyogüvenlik kuralları kaçınılmaz olarak yine karşımıza çıkıyor.
Artık kaçışı yok değerli üreticiler; bu işe devam edeceksek biyogüvenliği layıkıyla anlamak ve uygulamak durumundayız. Buna öncelikle kendimiz inanarak başlamalıyız. Geçen hafta eski danışanlarımdan çok değerli ve bu işi profesyonel olarak kurallarıyla yaptığına inandığım sayılı yumurta üreticilerinden Niyazi Abi’yle kümes dezenfeksiyonu hakkında sohbet ederken, kümeslerdeki mikroorganizma popülasyonunun olabildiğince en aza indirgenmesi gerektiğini söyledim. ( Böyle söyledim çünkü gerçekte mikropları tamamen yok etmek mümkün olamıyor; bunu hepimiz biliyoruz ) O bile dedi ki, “biri de bir, bini de bir Ayşegül”. Oysa mikrobiyoloji der ki:
“Bir enfeksiyonun oluşması, bulaşan mikroorganizmanın hastalık yapma gücüne bağlı olduğu kadar miktarına da bağlıdır.”
Neden mi?
Doğal ya da aşılamaya bağlı olarak çalışan bağışıklık sistemimiz yüzünden elbette. Miktar çok fazla olmadığında Allah’ın bir mucizesi olan ve canlıların devamlılığını sağlayan bağışıklık sistemimiz sayesinde, vücuda giren mikroorganizmalar savunma hücreleri ile yok edilebilir ve organizma bağışık hale gelebilir. Burada söz konusu olan sadece hastalık yapan spesifik mikroorganizmanın miktarı değildir sevgili dostlar. Ortamdaki farklı adi mikroorganizmalar bile hastalık yapan etkene eşlik ettiğinde, hastalığın şiddeti artabilir ve ölümle sonuçlanabilir. (H9 enfeksiyonlarına eşlik eden E.coli buna çok güzel bir örnektir.)
İşte bu yüzdendir ki hayvanlar içerdeyken de, kümes boşaltıldığında da yapılan dezenfeksiyon işlemleri çok değerlidir. Niyazi Abi’mi ikna edebildim mi bilmiyorum ama umarım sizi bir nebze de olsa bilgilendirebilmişimdir.
Biyogüvenliğin yanında, aşılama ve barsak bütünlüğünün sağlanması ( yeme organik asit, prebiyotik, probiyotik, maya vb. maddelerin katılmasıyla ) da büyük önem taşımaktadır.
Bu tür yöntemlerle tavuklardaki zoonotik ( hayvandan insana geçen ve hastalık yapan ) Salmonella’ların görülme oranı düşecek ve esas amaç olan insanlardaki Salmonella vakalarının azaltılması da başarılacaktır. Tıpkı Avrupa’da olduğu gibi…
Hülasa, tavukçuluk sektörü olarak önemli bir sürece girdik. Bu süreçte günü kurtarma derdinde olmayıp, gerçekten başarılı bir Salmonella’dan korunma mücadelesi veren işletmeler kazançlı çıkacak; hem iç pazarda hem de dış pazarda ürünlerini rahatlıkla ve A kalite olarak pazarlayabilecekler. USKP memleketimize hayırlı olsun.
Sağlıcakla kalın.
t&d
26 Ağustos,2018
Erdek